Tarih: 22 Mart 2022
4+4+4 sisteminin yürürlüğe girmesinin üzerinden 10 yıl geçti. İmam hatip okulları Türkiye’nin gündeminde ve siyasi kutuplaşmasında her zaman önemli bir yere sahip olsa da bu 10 yıl içerisinde özellikle imam hatip ortaokullarının geçirdiği değişimleri ve toplumdaki yerini anlamamızı sağlayan çok fazla veri yoktur. Bu yazımda imam hatip okullarının Türkiye’de hangi coğrafi bölgelere kurulduğundan, AKP’nin ve CHP’nin aldıkları oylarla imam hatip okulları arasındaki ilişkiden bahsedeceğim. Yazımın sonunda ise imam hatip ortaokullarının Türkiye’deki dağılımının toplumun siyasi kutuplaşmasına nasıl katkı sağladığından bahsedeceğim.
Aşağıdaki harita imam hatip okullarının, yoğunlukları değişkenlik gösterse de, Türkiye’nin her bölgesinde bulunduğunu göstermektedir.
4+4+4 kanunu Nisan 2012’de yürürlüğe girdikten sonra imam hatip ortaokulları kuruldu ve aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi sayıları kısa bir sürede hızla arttı. Kendi onayları alınmaksızın çocuklarının devam ettiği okulları imam hatip formuna dönüştürülen ya da okula yeni başlayan çocukları imam hatip okullarına yerleştirilen aileler bu duruma tepki gösterdiler fakat bu tepkiler bir sonuca ulaşmadı. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü görevlileri ile yaptığım görüşmeler sonucunda bu okulların doyum noktasına ulaştığını ve toplumun taleplerini karşılayacak seviyede olduğunu öğrendim. Aşağıdaki grafiklerde görüldüğü gibi imam hatip lise ve ortaokul sayılarının artışları 2019 yılından sonra duraksamıştır. Aynı zamanda imam hatip liselerindeki öğrenci sayısı 2018 yılından sonra azalmaya başlamıştır. Yine de yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin eğitim gördüğü bu kurumların hangi bölgelere kurulduğunu anlamamız bu okulların toplumsal etkilerini tartışmamızda önemli bir rol oynayacaktır.
Peki AKP hangi bölgelere imam hatip kurdu? Bu soruyu cevaplamadan önce, imam hatiplerin kuruluşlarını siyaset bilimi literatürüne oturtalım. Bunu iki farklı bakış açısı ile inceleyebiliriz: kamu mallarının dağıtımı literatürü (distributive politics) ve otoriter ülkelerde telkin politikaları literatürü (indoctrination in authoritarian politics).
Kamu mallarının dağıtımı literatürü kamu mallarının seçmenler arasında nasıl dağıldığını incelemekte olup, temelinde iki farklı tez üretmektedir. Birincisi, politikacılar kamu mallarını kendilerinin en güçlü olduğu yerlere yatırırlar ve bu suretle kurmuş oldukları seçmen koalisyonlarını güçlendirip seçmenlerin kendilerine oy vermelerinin devamını sağlarlar. Princeton Üniversitesinden Avinash Dixit ve John Londregan’ın yazmış olduğu The Determinants of Success of Special Interests in Redistributive Politics bu bağlamda en çok alıntılanan makale olup, kamu mallarının dağıtımı literatürünün temellerinden birisi olmuştur. İkincisi, Chicago Üniversitesinden Susan Stokes’un öncülüğünü yapmış olduğu bir grup akademisyen ise kamu mallarının rekabetin yüksek olduğu bölgelere siyasi liderler tarafından oylarını arttırmak amacıyla daha çok yatırılacağını ön görmüşlerdir.
Bunun yanında, otoriter ülkeler literatürü otokratların toplumun desteğini nasıl kazanacaklarına odaklanmıştır. Bu literatürde yer alan araştırmalar özellikle eğitim yoluyla yapılan telkinlerin vatandaşların çocukluk zamanlarındaki sosyalleşmesini etkilediğini ve otokratlara psikolojik olarak yakın hissettiklerini göstermiştir. Çin, Nazi Almanyası ve Sovyetler Birliği gibi birçok otoriter ülke telkin aracılığı ile toplumun siyasi görüşlerini ve kendilerine olan desteklerini etkilemeye çalışmış ve çoğunlukla bunda başarılı olmuştur.
Peki imam hatip okullarını kamu mallarının dağıtım ve otoriter ülkelerdeki telkin literatürü bağlamında nasıl inceleyebiliriz? Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. İnsanların imam hatip okullarını algılama biçimleri çoğunlukla siyasi görüşlerine göre şekillenmekte. AKP’yi destekleyen kitle büyük ihtimalle imam hatip okullarını yol, hastane veya köprü gibi devletin sağlaması gereken bir kamu malı olarak görecek ve imam hatip okullarına bakışlarını buna göre şekillendirecek. Aynı zamanda AKP de imam hatip okullarını kendisini destekleyen kitle için ödül olarak kullanacak ve kendilerine en çok destek veren bölgelere daha fazla imam hatip okulları kuracaktır. Bu bağlamda, imam hatip okullarını kamu mallarının dağıtım politikaları literatürü üzerinden inceleyip dağılımlarını bu literatürün sunduğu hipotezlere göre şekillendirmekte fayda bulunmaktadır.
Fakat AKP’ye karşı olan gruplar imam hatip okullarının AKP tarafından gençlere kendi ideolojisini telkin etmekte kullanıldığını düşünecek ve imam hatip okullarına bakış açılarını buna göre şekillendireceklerdir. Dolayısıyla, imam hatip okullarının dağılımını telkin literatürüne göre açıklayabiliriz. Buna göre, AKP imam hatip okullarını seçimleri kaybettiği bölgelerde oy oranlarını arttırmak için kullanmayı amaçlayacak ve daha fazla imam hatip okulu açacaktır.
Bu bilgiler ışığında AKP’nin, güçlü olduğu yerlere, ya da seçimleri kaybetse bile CHP’nin güçsüz olduğu yerlere imam hatip kuracağını çıkarabiliriz.
Bu bağlamda, imam hatip ortaokullarının diğer okullara göre yoğunluğunun AKP’nin ve CHP’nin 2014 yerel seçimlerinde aldıkları oylarla nasıl bir ilişkide olduğunu inceledim. 2014 seçimlerine odaklanma sebebim bu seçimin 4+4+4 kanunu yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ilk seçim olmasıdır. Şunu belirtmek isterim ki aşağıda açıkladığım konularda bir nedensellik ilişkisi çıkarılamaz, sadece bazı korelasyonlar gösterilebilir.
İlk grafik imam hatip ortaokullarının AKP’nin oy oranları ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu gösteriyor. Buna göre AKP’nin oy oranları ile imam hatip ortaokulları arasında güçlü bir bağlantı var. AKP’nin bir ilçede oy oranı arttıkça o ilçede diğer okullara göre daha fazla imam hatip okulu kurduğunu görüyoruz. Yani, bu ilçelerde öğrenciler normal okullara göre daha fazla dini eğitim görüyor. Kamu mallarının dağıtımı literatürüne göre AKP’nin kendine destek veren seçmenleri ödüllendirdiği anlamını da çıkarabiliriz.
Grafik 1: İmam Hatip Ortaokullarının yoğunluğu ile AKP oy oranları arasındaki ilişki
İkinci grafik ise AKP’nin kaybettiği ilçeleri göstermektedir. Bu bölgelerde de AKP oy oranları ile imam hatip ortaokulları arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Yani, AKP’nin bir yerde seçimi kaybetse bile daha güçlü olduğu yerlere imam hatip kurmakta olduğunu görebiliriz. Otoriter ülkelerdeki telkin literatürüne göre AKP seçimleri kaybetmesine rağmen güçlü olduğu coğrafi bölgelerde seçmen dengesini kendi lehine çevirmeyi ve ilerleyen seçimlerde oy oranını arttırmayı amaçlıyor olabilir.
Grafik 2: AKP'nin seçimleri kaybettiği ilçelerde İmam Hatip Ortaokullarının yoğunluğu ile AKP oy oranları arasındaki ilişki
Üçüncü grafik de CHP’nin güçlü olduğu yerlerde daha az imam hatip ortaokulu kurulduğunu ve bu bağlamda AKP’nin , CHP’nin oy oranının yüksek olduğu bölgelerdeki insanların dini değerlerini değiştirmeye çalışmadığını ve bunun yerine devlet olanaklarını CHP’nin güçsüz olduğu yerlere yatırdığını göstermektedir.
Grafik 3: İmam Hatip Ortaokullarının yoğunluğu ile CHP oy oranları arasındaki ilişki
Üç grafik de imam hatip okullarının Türkiye genelinde sistematik bir dağılım gösterdiğini ifade etmektedir. Aynı zamanda, imam hatiplerin vatandaşların düşüncelerini değiştirmede başarılı olduğunu varsayarsak, bu üç grafiğe dayanarak imam hatip okullarının dağılımının Türkiye toplumunun siyasi kutuplaşmasına etki edebileceğini söyleyebiliriz. AKP’nin kendisinin güçlü olduğu yerlere CHP’nin güçlü olduğu yerlerden daha fazla imam hatip okulları kuruyor olması kaçınılmaz olarak toplumda din eğitimi üzerinden dengesizliklere yol açacak ve imam hatip okullarının Türkiye gündemindeki önemi düşünüldüğünde de toplumun siyasi olarak daha fazla kutuplaşmasına sebep olacaktır.